Aslına dön Mustafa!

2005 yılında Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, çöp sorununa çözüm bulmak ve yurtdışındaki teknolojiyi yerinde görmek üzere Almanya, Macaristan, Avusturya, Hollanda ve Çek Cumhuriyeti'ne gider. Bu ülkelerdeki çöp teknolojisini yerinde görür, inceler, notlar alır.
Gezdiği ülkelerin teknolojileri hemen hemen aynıdır. Önce çöpü ayrıştırıyorlar, ekonomiye geri dönüşümlü olanları yakma tesislerine gönderiyorlar, organik atıkları ise bir çöp alanında toplayıp bir süre bekletiyorlar, daha sonra birkaç aşamadan geçirdikten sonra tarım alanında gübre olarak kullanıyorlardı. 
Ordu’da Ünye çimento vardı, çöp yakma tesisi olarak kullanılabilirdi. Ama basit ve koku yapmayan organik çöpleri dökmek için bir alan gerekiyordu. Şöyle sakin, kimsenin rahatsız olamayacağı uzakta bir yerde olmalıydı. Hem bu alan bulunursa yanına yakma tesisi, presleme üniteleri, gübre üniteleri hepsi kurulabilirdi.
Konuyu dönemin valisi Kemal Yazıcıoğlu’na açtı. Yazıcıoğlu, o dönem ‘Çevre Orman İl Müdürlüğü’ ekiplerinin en uygun şartlarda belirlediği Gürgentepe-Işıktepe beldesinde hazineye ait uzak bir alan olduğunu, isterse orayı verebileceklerini söyledi. Torun, mantıklı buldu ve konuyu gündeme getirdi. 
O dönemde Ordu Devlet Hastanesi’nde Başhekim Yardımcısı olan Mustafa Adıgüzel, memleketinin çöp alanı olarak belirlendiğini duyunca ilk tepkisi ‘hadi canım’ oldu. Dost sohbetlerinde bilimsel edâlarla, ‘başka yer bulamamışlar mı?’ diyordu. Memleketindeki ulaşabildiği kişileri ‘sakın izin vermeyin’ diye örgütledi. 
Netice de 23 Mayıs 2006’da Gürgentepe karıştı. Çöp alanında toplanan vatandaşlarla polis ve jandarma birbirine girdi. Jandarma havaya defalarca ateş açtı. Çöp meselesi durdu. 
Aynı Mustafa Adıgüzel, bugün İlküvez’de halkı, devletle karşı karşıya getiren bir pozisyonda provokatörlük peşinde koşuyor. 
Hayırdır arkadaş, senin derdin ne?
Madem İlküvez’e organik atık bırakılmasını istemiyorsun. Söyle nereye dökelim bu çöpü!
Madem modern çöp tesisi yapılmasını istiyorsun, söyle nereye yapalım bu tesisi!
Madem solcusun, solcuysan çare göster!
Sen bu halkı sevmiyor musun! Sen bu devleti sevmiyor musun! Sen bu devlete düşman mısın!
Hem Çanakkale sergisi düzenliyorsun hem bugünün Çanakkale’si Hatay cephesine karşısın!
Hem milliyetçi geçiniyorsun hem de bu devlete kastedenlere karşı suskunsun!
Hem bu milletin vergileriyle vekil maaşı alıyorsun hem de bu millete düşman olan kesimle aynı sofradasın!
Bu nasıl iş Mustafa!
Senin ‘akp valisi’ diye küçümsediğin adam senden daha adamdır! Sen onun yanında güreş meydanındaki cazgır gibi duruyorsun!
Senin o ‘akp valisi’ dediğin adam millet ile karşı karşıya gelmez, teröristlerle karşı karşıya gelir! 
Senin o ‘akp valisi’ dediğin adam İlküvez’de diyalog yolunu seçen adamdır. 
Sen ise uyuşturulmuş gibisin! Ne dediğini ne yaptığını bilmez, şaşkınlıkla ortada dolaşan bir zombi gibisin!
Titre, aslına dön Mustafa!