OSMANLI dönemi nüfus kayıtlarına göre, bir dönem Ordu’da 12 binin üzerinde Ermeni yaşıyordu. Altınordu ilçesinin Zaferimilli Mahallesi o dönem Ermeni mahallesi olarak bilinirdi. Dikran Toraman da 1932 yılında, Bakırcı Mıgırdiç Toraman’ın ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Mıgırdiç usta 1936 yılında da kızı Ardem’i kucağına aldı.
GEL BAKIRCI USTASI OL
Dikran ilkokulu ve ortaokulu Ordu’da okudu. O dönem Ordu’da lise olmadığı için ancak maddi durumu iyi olanlar Trabzon’a, Samsun’a ya da İstanbul’daki liselere yatılı olarak gidebilirdi. Mıgırdiç usta, oğlunu okula gönderemeyince kendisinin yanında çalışmasını ve bakırcı ustası olmasını istedi. Bir yıl sonra Ordu’da özel bir lise açıldı. Çok başarılı bir öğrenci olan Dikran’ı da burslu olarak o okula kaydettirdiler. Kız kardeşi de hemen arkasından aynı liseye burslu olarak gitti. Liseyi bitirdikten sonra Dikran İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni, kardeşi Arden ise İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandı. Eğitim masraflarını ise aynı mahalledeki komşuları üstlendi. Üniversite için ilk kez Ordu’nun dışına çıkıp, okullarını bitirdikten sonra da hemen geri döndüler.
İki kardeş doktor ve eczacı olarak yıllarca Ordu’ya hizmet etti.
KÖY KÖY DOLAŞIP ÜCRETSİZ MUAYENE
Bakırcı Mıgırdiç usta Sırrı Paşa Caddesi’ndeki bir dükkânı satın alarak kızı için İtimat Eczanesi’ni açtı. Dükkânın tüm dolaplarını da gürgen ağacından kendi elleriyle yaptı. İtimat Eczanesi Ordu’da o dönem 5 eczaneden biri oldu. Dikran Toraman da üst kattaki muayenehanede ve Ordu Devlet Hastanesi’nde çalışmaya başladı. Dikran Toraman ve kız kardeşi Arden eğitim masraflarını ödeyen Orduluları hiçbir zaman unutmadı. Eşek sırtında köy köy dolaşıp çocukları ücretsiz muayene ettiler. Şehirde herkes onları tanıyor, başı sıkıştığında mutlaka onlara uğruyordu. İkisi için tek kural ‘garibandan para alınmaz’dı. Dikran Toraman kentine o kadar bağlıydı ki, 25 yıl Orduspor’un hekimliğini tek kuruş almadan yaptı.
BİR GÜN ARAYLA ÖLDÜLER
Dikran Toraman ilerlemiş yaşına rağmen çevresindekilere yardımcı olmayı sürdürüyordu. Ancak kronik rahatsızlıkları vardı. 27 Ekim’de evinde rahatsızlandı. Kardeşinin Haber vermesi üzerine eve gelen sağlık görevlileri Dikran Toraman’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Komşuları Ordu’da Hıristiyan din adamı olmadığı için Dikran Toraman’ın cenazesini mahalle camisine götürdü. Burada komşulardan helallik alındı ve cenaze namazı da kılındı. Ardem Toraman da cenaze törenindeydi. Ağabeyinin defnedilmesinin ardından eve dönmek istemedi, şehir merkezindeki bir otele yerleşti. Ancak bir gün sonra, 28 Ekim’de rahatsızlandı. Hastaneye kaldırıldığında beyin kanaması geçirdiği ortaya çıktı. Tüm müdahalelere rağmen o da ağabeyinin ardından hayatını kaybetti. Mahalleli, bir gün önce Dikran Toraman için cenaze töreni düzenledikleri mahalle camisinden bu kez de Armen Toraman’ı son yolculuğuna uğurladı. Cenaze törenine Ordu İl Müftüsü İsmail Çiçek de katıldı. İki kardeşin definlerine ise mahalle camisinin imamı eşlik etti. İki kardeş Çakalçıkmaz Mezarlığı’nda yan yana defnedildi.
Dikran Toraman babası Mıgırdiç ustayla...
PATRİKHANE DUA OKUTTU
TÜRKİYE Ermenileri Patrikhanesi Dikran Toraman ve Ardem Toraman için dün Feriköy’deki Surp Vartanats Kilisesi’nde dua okuttu. Patriklik’ten Ordu’daki son Ermeni iki kardeşin ölümünün ardından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Ordu’da yaşamakta olan ve şehir halkının yakından tanıdıkları Dr. Dikran Toraman ve kız kardeşi Eczacı Ardem Toraman’ın vefat ettiklerini sosyal medya sayfalarından üzüntüyle duyduk. Bize ulaşan bilgilere göre bu saygın kişilerin cenazeleri evlerinden alınarak mezarlıkta toprağa verilmiştir. Bu kişilerin vefatı hakkında Patriklik Makamı’na herhangi bir bilgi ulaşmamıştır. Şayet bir bilgi verilmiş olsaydı Patriklik Makamı doğal olarak bir din görevlisi gönderir ve her ikisinin de cenaze törenleri kendi dini inançlarının akaidine göre icra edilmesi sağlanırdı. Bu aşamada kendi aile yakınlarına başsağlığı dileriz. Bu pazar günü Feriköy Surp Vartanats Kilisesi’nde her ikisinin ruhlarının istirahatı için dua edileceğini bildiririz.
HEMŞERİLERİNE BAŞSAĞLIĞI
Yine arzu edilmesi durumunda Patriklik Makamı bir din görevlisini görevlendirerek ve kişilerin kabirleri üzerinde dua edilmesini sağlayabilir. Bu vesileyle kendilerini tanıyan ve kendileriyle iyi komşuluk ilişkileri olan Ordu’daki Müslüman hemşerilerine de başsağlığı dileriz.”
Daha önce “Bizi sakın başka yere götürmeyin” diye vasiyet eden Dikran Toraman ve kardeşi yan yana toprağa verilirken tüm komşuları ve mahalleli cenaze törenindeydi.
BİZİ BURAYA GÖMÜN
DİKRAN ve ve Ardem Toraman’ın son yıllarında en yakınındaki isimlerden biri Ordulu gazeteci ve yazar Hüseyin Naim Güney’di. Her ikisinin de cenaze törenine katılan Hüseyin Naim Güney, anılarını ve cenaze törenini şöyle anlattı: “Dikran Amca, ‘Beni Ordulular yardımlarla okuttular. Ben bu insanlardan nasıl ücret alırım’ diyordu. Ablası da ücretsiz ilaç verirdi. Onlar Dikran Amca ve Arden Teyze’ydi. Toprağa verdiğimiz Çakalçıkmaz Mezarlığı bir dönem Dikran Amca’nın ailesine aitmiş. Orada kendi fındık bahçeleri ve kendi aile mezarlıkları varmış. Belediye zamanla onların mezarlığın yan tarafına defin yapmaya başlayınca, ailesi orayı mezarlık olarak bağışlamış. Dikran Amca bana, ‘Benim annem, babam da burada yatıyor. Ben bu topraklarda doğdum. Bu topraklarda gömülmek istiyorum. Bizi sakın başka bir yere götürmeyin’ diye vasiyet etmişti. Biz cenazelerini nasıl bekletirdik? İnsani görevimizi yaptık. Belki dinlerine göre vecibesini yerine getiremedik ama insani görevimizi yaptık. Komşuları da oradaydı. Mahalleliden helallik alındı.” (Kaynak: Hürriyet/ Eyüp Serbest)